28 Aralık 2009 Pazartesi

İstanbul ve Edirne Sefamız Sona Erdi...

Gönderen Zeynep zaman: 00:11 4 yorum

24 Aralık 2009 Perşembe

KIZIMLA İSTANBUL HAZIRLIĞINDAYIZ......

Gönderen Zeynep zaman: 00:07 5 yorum

Cuma günü yola çıkıcaz ama olsun genede akşam kızım dayanamadı ve valizimizi hazırlamaya başladık ama görmeniz lazım nerdeyse dolaptaki herşeyi koyacaktık...

Bazen düşünüyorum çocukken bizim aklımızmı az çalışıyodu yoksa şimdiki çocuklarmı çok zeki 1 takım eşofman koyduk hemen karşı çıktı "olmaz ya altıma çaçırırsam" kendini garantiye aldı ve 2. takımıda koyduk altı üstü 2 gece kalıcaz ama çocuk işte anlatamıyoki insan..

Dolaptan sırt çantasını almış bi baktım toka kutusundaki tokaların hepsini içine koymuş + 1 emzik + 1 kolye + 1 küçük top benim kızım galiba kokoş olacak...

Onlar yetmiyo gibi gitmiş valizin içine benim kolyelerin hepsini eklemiş
gören bizi yıllık kampa gidicez sanacak vallah....

Cadım küçük ama laflarına ben yetişemiyorum artık ilerde nasıl baş edicem bilmiyorum birde çok yaygaracı obotüse binecekmiş, obotüste uyuyacakmış, uyanınca bi bakacakmış aaaaaaaaaa istanbola gelmiş.....

İstanbula gitmek için bi çocuk bu kadar hayal kurarmı yaaaa.....
Bebeklerimizdende İPEK olanı götürücez AYŞE çok yer kaplarmış yorumda buuuu......

21 Aralık 2009 Pazartesi

ilk harmandalı çalışmamız

Gönderen Zeynep zaman: 14:13 2 yorum
ilk harmandalı çalışamamız... laf aramızda babasıda pek anlamaz ama :) aslında zigoş oynarız ailecek (folklör hayatım boyunca oynamasamda) merak saldık bi kere harmandalına..... folklörcü bi babanın kızı ancak bu kadar oluyo...

19 Aralık 2009 Cumartesi

Bebeğinizin ve küçük çocuğunuzun bağışıklık sistemini güçlendirmenin 10 yolu

Gönderen Zeynep zaman: 02:08 0 yorum
1-Eğer anne sütü veriyorsanız, devam edin! Anne sütünüzü pompalayıp saklayarak siz olmadığınız zamanlarda da bebeğinizin anne sütü ile beslenmesini sağlayabilirsiniz. Unutmayın, ilk 6 ay bebeğinize ortalama 750 ml; 6. aydan sonra ise günde en az 500 ml. anne sütü vererek bağışıklığını güçlendirebilirsiniz.

2-Eğer anne sütünüz yoksa ve sadece bebek/devam sütü kullanıyorsanız, içeriğinde bağışıklık sistemini güçlendirici özel prebiyotik lif karışımı (IMMUNOFORTIS) olanları tercih edin.

3-Eğer anne sütü veriyorsanız,hekiminizin önerdiği ölçüde D vitamini vermeyi unutmayın. D vitamini bağışıklık sistemi açısından çok önemlidir .Daga büyük çoçukların, haftada 3 kere birkaç dakikalığına korumasız şekilde güneş ışığı göremesini sağlayın.

4-Bebeğinizin uykusunu yeteri derecede aldığından emin olun. Düzenli uyku bağışıklık sistemini güçlendirir.

5-Güçlü bir bağışıklık için beslenme çok önemlidir. Eğer bebeğiniz ek gıdalara geçtiyse; günlük beslenmesinde vitamin, mineral içeren meyve ve sebzeleri ,demir ve çinko açısından zengin tahıl, kırmızı et ve deniz ürünlerini ihmal etmeyin. Unutmayın, ek gıdalara başlansa bile onun her gün en az 500 ml anne sütüne ihtiyacı vardır. Anne sütünüz yeterli değil ise içeriğinde bağışıklık sistemini güçlendirici özel prebiyotik lif karışımı (IMMUNOFORTIS) olan bir devam sütü seçin.

6-Tuvaletten, alt değiştirdikten sonra ellerinizi çok iyi yıkayın. Sağlıklı ve temiz bir el yıkama için minimum 40 saniye gerekmektedir.

7-Hijyen; hastalıkların önüne geçmek için çok önemlidir. Islak yerleri iyi kurulayın ve bebeğinizin yıkanabilen oyuncaklarını sık sık yıkayın. Yıkama işleminin sonrasında bol su ile durulamayı unutmayın .Ayrıca kapı kolları için antibakteriyel bezler kullanın.

8-Çocuğunuzun hasta insanların çok olabileceği kalabalık yerlere götürmeyin. Özellikle hastalık virüsünün yoğun olabileceği hastane/sağlık ocağı gibi yerlere giderken daha dikkatli olun; çok gerekli değilse gitmeyin.

9-Bebeğinizin bağışıklık sistemi 3 yaşına kadar gelimeye devam eder. 1 yaşından sonra da bağışıklığını desteklemek için özel prebiyotik lif karışımı (IMMUNOFORTIS) olan bir çocuk sütü seçin.


10-Kendinize de çok iyi bakın. Bazen ebeveynler çocuklarına çok iyi bakmaya çalışmaktan kendi sağlıklarına özen göstermiyorlar. Bu yüzden iyi beslenin meyve ve sebze yiyin ,egzersiz yapmaya zaman ayırın, 8 saat uyuyun.

kaynak: milupa

18 Aralık 2009 Cuma

balkondaki havuz sefası..

Gönderen Zeynep zaman: 13:26 3 yorum

zeynebimin kahkaları

Gönderen Zeynep zaman: 12:14 3 yorum

babişkom bu pozlarda senin için....

Gönderen Zeynep zaman: 11:54 0 yorum






alkış yapma denemelerine devam...

Gönderen Zeynep zaman: 11:52 0 yorum
gazme ablam şimdi oldu galiba yuppiiii.....



alkış yapma denemelerimiz

Gönderen Zeynep zaman: 11:48 0 yorum
bide alkış yapabilsem ne güzel olacak....
















16 Aralık 2009 Çarşamba

KIZIMIN 2010 YILI TAVİMİ

Gönderen Zeynep zaman: 06:27 2 yorum

bu takvimi bize hazırlayan cafeminel.com sitesi sahibi arkadaşıma çok teşekkür ediyorum gerçekten mükemmel olmuş hemen bastırıp duvara asmam gerekiyo ama ilk önce sitemizde yayınlayalım istedim çok teşekkürler....
İnşallah 2010 yılı hepimize şans getirir

12 Aralık 2009 Cumartesi

oğuz yılmaz uğur böceğim

Gönderen Zeynep zaman: 07:43 0 yorum
kızım evde sürekli bu şarkıyı açtırıyo herhalde oradaki minik kızın sesi hoşuna gidiyo

kızım hasta

Gönderen Zeynep zaman: 07:42 0 yorum
minik kuzum hasta oldu yaaa gündüz bişey yok ama gece 11gibi bi ağlamaya başlıyo sabahı sabah ediyoruz

9 Aralık 2009 Çarşamba

hoşgeldin aramıza NİSA bebek 08.12.09

Gönderen Zeynep zaman: 00:18 5 yorum
yanınızda olmayı çok istiyorum çok tatlısınız maşallah size kızımın kardeşi hoşgeldin aramıza......
kızımın büyüdüğünü hissettirdin bana...




2 Aralık 2009 Çarşamba

bayram çok güzel geçti

Gönderen Zeynep zaman: 03:17 2 yorum
bayramda üniversiteden arkadaşım kızıyla birlikte bizdeydiler hem benim hemde kuzum için çok iyi oldu keşke hep aynı şehirde otursak ne güzel olurdu....


kitap kurdu kızım..


sudenur ablasıyla kızımın park keyfi..


sallanmaya doyamıyoruz...


pastayı görünce çok sevindiler...


kordon sefası..


kordon sefası..


şükran teyzesi kızımla sudenur ablasına aynı pijama takımı almış ev okadar sıcak olmasına rağmen üstlerinden çıkarmadılar....

26 Kasım 2009 Perşembe

İyi Bayramlar...

Gönderen Zeynep zaman: 00:24 0 yorum


herkeze mutlu bayramlar...
bu bayramda her bayram olduğu gibi büyüklerimizden uzakta geçiricez ama olsun kızımla evde olmak çok güzel olacak....

22 Kasım 2009 Pazar

KIZIMLA DR OETKER Princess Lillifee MUFFİN ÇALIŞMAMIZ

Gönderen Zeynep zaman: 10:25 7 yorum
işlemimiz sonunda bitti ama kızım sonuna kadar dayanamadı kekleri fırına atınca uyudu sabah kalktığında bu halini görmüş ve çok sevinmiş....




sonunda bittiler ama zuzum çoktan uyudu bile...


sevinç gösterilerine başladık ama çokta uykumuz geldii...


bitmedimi daha yaaa....



merakla izliyo büyüyünce oda karıştıracakmış....



ay ne kadar çokmuşlar bitmedi daha anne diyen bir zuzu...



hazırlıklar başladı....

20 Kasım 2009 Cuma

huggies yarışma fotomuz

Gönderen Zeynep zaman: 13:07 6 yorum

nasıl olmuşuz huggies yarışmasına gönderdiğimiz fotomuz inşallah kazanırız yorumlarınızı bekliyoruz......

Kızım için Gelen Sinangil Unları ve Zuzum

Gönderen Zeynep zaman: 12:54 2 yorum
sinangil ve aşçı zeynep.......











şükürler olsun babamız sonunda işyerinin fotoğraf makinasını getirdik ve kızım unlarıyla çekilebildi......


19 Kasım 2009 Perşembe

Çocuğum Okula Hazır mı?

Gönderen Zeynep zaman: 08:03 0 yorum
Bir çocuğun okula başlayıp başlamayacağına, 1 yıl daha anaokuluna, anasınıfına gitmesinin mi daha iyi olacağına yoksa okula başlamasının çocuk için daha uygun olduğuna karar vermek her aile için kolay olmayabilir. Bu kararı verirken anaokulu öğretmenlerinin, çocuk doktorlarının ve başlaması düşünülen okul yönetiminin fikri çok önemlidir.
Aile bu kararı verirken çocuğunu iyi gözlemlemelidir. 'Çocuk okul için hazır mı, yoksa bir yıl daha anasınıfına mı gitmelidir' sorusunu sorarken her çocuğun gelişiminin, bulunduğu yerin farklı olduğu göz önüne alınmalıdır. Arkadaşları okula başlıyor diye çocuk hazır olmadığı halde okula başlatılmamalıdır. Başka insanların düşüncelerinden çekinip çocuğun üzülmesini engellemek amacıyla çocuğu henüz hazır olmadığı halde okula yollamak çocuğun başarısız olmasına ve tüm okul hayatının bundan etkilenmesine neden olur. Aynı zamanda okula hazır bir çocuğun yanlış kararla 1 yıl daha anaokuluna gönderilmesi de bazı çocukların sıkılmasına, anaokuluna gitmek istememesine neden olabilir.
Anne baba olarak çocuğu farklı bir gözle görüyor olabileceğiniz için mutlaka anaokulu öğretmenleri, okul yönetimi ve çocuk doktorunuzla ortak bir karar vermeyi tercih edin.
Çocuğunuzun okula hazır olup olmadığını gözlemlerken aşağıdaki sorulardan yararlanabilirsiniz:

Sosyal ve Duygusal Gelişim
Kendi duygu ve düşüncelerini söyleyebiliyor mu?
Hayal kırıklıklarıyla başa çıkabiliyor mu? Yenilgiyi kabullenebiliyor mu?
Kendi isteklerinden grup içinde vazgeçip gruba uyum sağlayabiliyor mu?
Aynı şekilde kendi düşünce ve isteklerini grup içinde savunabiliyor ve uygulayabiliyor mu?
Bağımsız mı, anne babadan uzun süre için ayrılıp yaşıtlarıyla iletişim kurabiliyor mu?
Çocuğun kendine güveni var mı?
Kendi kendine meşgul olabiliyor mu?

Zeka Gelişimi

Adını yazabiliyor mu? Yaşını oturduğu yeri, adresini söyleyebiliyor mu?
1 saat sakince oturup dikkatini bir konuya verebiliyor mu?
Renkleri şekilleri bilip açıklayabiliyor mu?
10 a kadar sayabiliyor mu?
Küçüklük-büyüklük, azlık-çokluk, kısalık-uzunluk kavramlarını anlayabiliyor mu?
Anlaşılır bir şekilde konuşabiliyor mu? Dilbilgisi açışından doğru cümleler kullanıyor mu?
Dinlediği kısa bir hikayeyi tekrar anlatabiliyor mu?
Şarkıları, parmak oyunlarını ezberleyebiliyor mu?
Mantıksal düşünebiliyor, olayların arasındaki bağlantıları anlayabiliyor mu?
Şekilleri, sayıları, nesneleri gruplandırabiliyor mu?
Ezber oyunlarını (memory gibi), yap boz oyunlarını oynayabiliyor mu?


Fiziksel Gelişim

Boyu , kilosu yaşına göre normal mi?
İyi görebiliyor, duyabiliyor mu?
Sağlık açışından dayanıklı mı, yoksa sürekli geçirdiği hastalıklar nedeniyle hassas mı? Çok sık hasta oluyor mu?
Kendi başına giyinip soyunabiliyor mu?
Düğmeleri, fermuarları kendi başına açıp kapatabiliyor mu?
Tek ayak üstünde zıplayabiliyor, geri geri yürüyebiliyor mu?
Kendisine gösterilen hareketleri tekrarlayabiliyor mu?
Kalemi baş ve işaret parmağı ile düzgün tutabiliyor mu?
Çizginin dışına taşırmadan boyayabiliyor mu?
Makası rahat kullanıp basit el işlerini yapabiliyor mu? Çizgiyi takip edip belli şekilleri kesebiliyor mu?
Kaba motorik gelişimi normal mi? Tırmanabiliyor, dengesini sağlayabiliyor mu? (Örneğin bisiklete binebiliyor, dar bir yükseklikte dengesini koruyarak yürüyebiliyor mu? )


Yukarıdaki noktalar ayrıca anne babaların çocuklarını okula hazırlarken de dikkat etmeleri gereken, çocuklarına destek vermeleri gereken hususlardır.
Çocuğunuzla evde oyun oynarken kaybetmeyi, hayal kırıklarını kabullenmeyi öğrenebileceği imkanlar yaratın. kızma birader gibi oyunlarda üzülmesin diye hep kazanmasını sağlamayın.
Evde küçük küçük görevler sorumluluklar verin. Kendi işlerini kendisi halledebilmeyi öğrenmesi için imkan ve destek verin.
Çocuğunuza yeterli hareket imkanı verin. Zıplayamayan, dengesini sağlayamayan, ince motorik gelişimi geride kalan bir çocuk, şekilleri çizmede yazı yazmada zorlanır. Zikzak koşamayan çocuk zikzak bir şekil çizmede de zorlanır, daire çevresinde koşamayan bir çocuk daire şekli çizmede de zorlanır. Kaba motorikle ince motorik arasındaki bağı unutmayın.
Çocuğunuzun kendisini ifade etmesine imkan verin ve bu konuda onu destekleyin, dinleyin.
Yaşıtlarıyla aynı grupta faaliyetler yapmasana olanak yaratın. Grup bilincine alışmasını sağlayın. Özellikle tek çocukların grup içinde kendilerini savunmayı ya da isteklerinden vazgeçebilmeyi öğrenmeleri için özelikle desteklenmeleri, sosyal faaliyetlerde bulunmaları gerekir. Spor grupları, hobi grupları okul öncesi çağda çok önemlidir.
Çocuğunuzun bir işe dikkatini verip konsantre olması çok önemli. Aynı anda birçok işi yapmayı seven bir çocuksa, tek bir iş üzerinde dikkatini toplamasına yardımcı olun. Bir konu üzerinde yoğunlaştığında övün.
Kendi başına, hiçbir büyük olmadan oyun kurmasına, tek başına meşgul olmasana imkan yaratın, destekleyin.



S. Nil Tuncalı
http://www.cocuksevgisi.net/index.php?option=com_content&task=view&id=282

17 Kasım 2009 Salı

mükemmel....

Gönderen Zeynep zaman: 03:39 0 yorum

Çocuk Psikolojisinde Doğru Bilinen 8 Yanlış

Gönderen Zeynep zaman: 02:03 0 yorum
Hata 1: Özgüven her koşulda iyidir
Medical Park Fatih Hastanesi’nden Klinik Psikolog Sinem Demir; çocuklarımızı büyütürken yaptığımız ‘psikolojik hataları’ açıklıyor. Bu bilgi, 1980 ve 90’lı yıllarda Amerika/Avrupa’daki ‘yeni çocuk yetiştirme açılımı’na psikoloji biliminin ‘katkısı’ olarak ortaya sürülmüştür. Ancak yıllar, pek çok önemli kuramcının bu konuyu yeniden değerlendirmesine yol açmış, çocuklara özgüven pompalamasının, katkıdan çok zarar getirmeye başladığını göstermiştir. Çocuğa ‘sen çok özelsin, farklısın’ mesajlarının sıklıkla gitmesi, erken yaşta aşırı şişen bir ‘benlik’ duygusuna yol açabilir. Çocuğun her davranışını mercek altına almamak, sürekli ona açıklamalar yapmamak; yani hayatta “sürekli ve sadece” onun merkezde olduğu algısını ortadan kaldırmak, özgüvenden bencilliğe gidebilecek yolu kesebilir.
Hata 2: Çocuklara Asla Kızılmaz
Çocukların onurlarını kırmamak, onları ruhsal ve fiziksel olarak korumak sadece anne-babanın değil, hepimizin görevi. Ancak çocuk, kimi zaman net ve sert yönlendirmelere de ihtiyaç duyar. Örneğin; annesine herkesin ortasında tekme atan 3 yaşındaki bir çocuğa, sakince ‘bu yaptığın pek hoş değil’ demek yerine, sert ve net bir ses tonu ile ‘yapma!’ denilerek, sert ve donuk bir yüz ifadesi ile tepki verilebilir. Çünkü şiddet göstermesi neredeyse normal karşılanan bir çocuk, bu davranışı artırarak yineleyecektir.
Hata 3: Başkaların yanında çocuğa bağırılmaz
Çocuk, bu bilgiyi kullanarak, başkalarının yanında dizginlenemez davranışlar sergiler. Örneğin; başkalarının yanında sürekli gürültü yapan bir çocuğa da sert bir şekilde ‘hayır’ denilebilmelidir. Çünkü çocuk, çevreye verdiği rahatsızlığın farkında olmaz. Ona sınırlarını öğretecek olan anne-babadır. Çocuk bu sınırları ihlal etiğinde, anne-baba o anda müdahale ederek, net yönlendirmelerle bu ihlallere ‘dur!’ diyen taraf olmalıdır.
Hata 4: Başkalarının yanında çocuğa müdahale edilmez
Eskiden genç annesinin başa çıkmakta zorlandığı bir çocuğu, tatlı sert bir müdahale ile hizaya getiren ‘teyzeler’ vardı. Günümüzde ise bir kafeteryada ortalığı birbirine katan bir çocuğa çoğunluk, ‘başkasının çocuğuna asla müdahale edilmez’ düşüncesi ile sessiz kalabiliyor. Oysa görmezden gelmek, hatta çocuğa gülümsemek yerine; anne-babayı rencide etmeyecek şekilde çocuğa dönerek ‘anneni çok zor durumda bırakıyorsun ve bağırtınla da hepimizi rahatsız ediyorsun’ denilebilir.

Hata 5: Çocuğun her merakı giderilmeli
Çocuğun her sorusu ayrıntılarıyla cevaplanırsa, düşünceleri ve hayal gücü yetişkin cevapları ile ‘sınırsızca’ karşılık bulursa; ‘çevrenin onun sorularına ve konuşmalarına yetişemediği ve bir süre sonra rahatsızlık vermeye başlayan’ bir çocuk haline gelebilir. Çocuk, bazı sorularının cevabını kendi hayal gücünden tamamlayabilir. Her şeyi ayrıntısıyla bilmek zorunda değildir. Her sorusunun ayrıntılarıyla yanıtlanması, düşünce hızını ve konuşma miktarını kontrolsüz hale getirebilir; bu da onun kaygı düzeyini artırabilir, ‘yetişkin dili’ ile konuşan (‘büyümüş de küçülmüş’) bir duruma getirebilir.

Hata 6: Her seslenişine yanıt verilmeli
Her seslenişine (o anda bir yetişkin ile muhabbet halinde iken bile) karşılık alan çocuk da ‘sınır’ problemi yaşar. Bir başkası ile konuşan anne-babasını bölen çocuğa her seferinde cevap vermek; ona ‘diğerlerinin birlikte yaptıkları şeyler değil, sadece senin ne istediğin önemli’ mesajını gönderir. Çocuk, isteğinin anında giderilmesini ister. Bunu ‘normal’ karşılamak ve diğer konuşmayı önemsememek, doğrudan bu mesajı verir.

Hata 7: Aile içi kararlar mutlaka çocuğa da sorulmalıdır
Bu bilgi de; 6 yaşında ancak hafta sonunda nereye gidileceğine karar vermesi istenen, 8 yaşında ancak eve alınacak mobilyayı seçen, 4 yaşında ancak akşam mönüsü onun seçimine göre düzenlenen çocuklara işaret eder. Demokratikliğin çocuğu da kapsaması demek, aile içindeki önemli her karara çocuğu da katmak demek değildir. Bazı kararları sadece yetişkinler vermelidir. Karar verme sistemine ‘her zaman’ çocuğu da katmak, hatta onu ‘asıl karar verici’ yapmak çocukta yük yaratır, ego şişmesine yol açar.
Hata 8: Yemek yemeyen çocuğa asla zorlama yapılmaz
Bu, sadece pediatrinin değil, psikolojinin de kısmen konusudur. Bir bebeğe abartılı şekilde yemek yedirilmeye çalışılması, 7-8 yaşlarındaki çocuğun ağzına yemek tıkılması (bu, bağımlılık açısından riskli bir belirtidir) ne kadar sağlıksız ise; yapısal olarak ‘yememeye yatkın’ çocuklara asla baskı yapmamak da gerçekçi değildir. Bu tür çocuklar, tamamen kendi inisiyatiflerine göre yemek yiyemezler. Özellikle 2 yaş civarı çocuklar, bu konuyu iyice oyuna çevirirler, yemek yerken gezerler. Gezerken ya da masadayken, çocukların ağızlarını açmak istemedikleri zamanlarda da net (ancak şiddet, aşırı öfke göstermeden) yönlendirmelerle yemek yedirilebilir.

kaynak: http://www.bebek.com/default.aspx

ETİ Çocuk Vapuru karaya çıkıyor

Gönderen Zeynep zaman: 01:47 0 yorum

ETİ Çocuk Vapuru'na misafir olan çocukların eserlerinden oluşan ETİ Çocuk Vapuru Sergisi, 9 Kasım-21 Şubat tarihleri arasında İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Eskişehirli ziyaretçileriyle buluşacak.


Sergi ilk olarak, 9 Kasım-13 Aralık 2009 tarihleri arasında İstanbul'daki alışveriş merkezleri, Cevahir, Carousel, İstinye Park ve Akmerkez'de olacak. ETİ'nin sosyal sorumluluk bilinci ile hayata geçirdiği, çocukların hayatları boyunca kendilerine rehber olacak bilgiler kazanmalarını ve sanatsal becerilerini geliştirmelerini amaçlayan ETİ Çocuk Vapuru, konuk ettiği çocuklara, eğitici ve eğlenceli atölye çalışmalarına katılma fırsatı sundu. Oldukça keyifli geçen iki haftanın ardından ortaya çıkan birbirinden güzel eserler, ETİ Çocuk Vapuru Sergisi'nde yer alacak. Sergi sayesinde kısıtlı imkanlara sahip çocuklarımıza olanak sağlandığında neler yapabilecekleri gözler önüne serilmiş olacak.
Türkiye'nin 5 büyük ilinde 10 farklı alışveriş merkezinde yer alacak ETİ Çocuk Vapuru Sergisi'nde, çocukların İstanbul Boğazı'nı resmettikleri cam boyama eserleri, gazete kağıdı, tel, bant ve renkli özel hamurlarla hayallerindeki oyuncağa şekil verdikleri oyuncak heykeller, renkli köpüklerden yaptıkları kol kuklalar ile ETİ ambalajları ve pet şişelerden yaptıkları geri dönüşümlü dev heykeller sergilenecek...


Keşke aynı uygulama çanakkaledede olsaydı çok güzel bir faailiyet olmuş bence...

15 Kasım 2009 Pazar

kızımla güzel bir haftasonu

Gönderen Zeynep zaman: 23:35 0 yorum
kızımlar dün doya doya eğlendik ve çok güzel bir gündü zıpzıplara bindi 20dk nasıl dayanıyo anlamadım ki indirmek imkansız geçen hafta babasıyla gittiğinde tam 45dk zıplamış ve banamısın demiyo bıraksak bütün gün zıplayacak zilli.....
Gündüz çok güzeldi ama gece acısı çıktı 3,30da uyudu gece ve gözlerim batıyo bugün nasıl çalışıcam bilmiyorum takribi gece 2,15 gibi hanımefendi sucuk istiyomuş beynimi yedi resmen çıldıracaktım nerdeyse ama insan bu minik kuzulara ne olsada kızamıyo yaaa....

Sinangil

Gönderen Zeynep zaman: 23:34 0 yorum
kızım ve minik arkadaşlarına güzel mamalar hazırmalamam için sinangil unlarımız geldi ama fotoğraf makinamız bozulduğu için resimlerini çekemiyorum inşallah en kısa zamanda gelen ürünleri size tanıtma fırsatım olur güzel mamalar yaparak....

12 Kasım 2009 Perşembe

zuzumun mutluluğu

Gönderen Zeynep zaman: 04:47 4 yorum

dün minişler yarışmasından Gülşah ablamızın bizim için kazandığı minişlerimiz geldi kızım okadar mutlu olduki anlatamam gece bile onlarla yattı zilli......
teşekkürler gülşah ablası...
aaa bu arada kızım onlara isim bile koydu aşık-maşuk...

10 Kasım 2009 Salı

kızımın mutluluğu

Gönderen Zeynep zaman: 12:56 0 yorum
kızım pazar gününden beri çok mutlu çünkü sabahat anneanneside geldi..aralarından su sızmıyo açıkça söylemek gerekirse kıskanmıyoda değilim :( pabucumuz dama atıldı artık....
çok şey öğrenmiş miniğim onun 2 tane anneannesi varmış zilli böcüğüm benim....

9 Kasım 2009 Pazartesi

Benim Yuvam

Gönderen Zeynep zaman: 02:44 0 yorum
çocuğu olan tüm ailelerin işine yarayacağını düşündüğüm, her konuda bilgi bulabileceğiniz, sürekli canlı destek alabileceğiniz benim izlemekten zevk aldığım bir site sizinle paylaşmak istedim....

http://www.benimyuvam.com/

MELKİ PİKNİĞİMİZ 18.11.2009

Gönderen Zeynep zaman: 00:49 2 yorum
ilk önce gitmek istemesemde iyiki gitmişiz kuzum hasta olur diye korkarak gittim. Çünkü şimdiye kadar hiç ormana melki(mantar) toplamya gitmiş insan değilim ne ile karşılacağımız bilmediğim ve kızım hava serin olurda hastalanır diye gitmek istememiştim ama okadar çok eğlendiki anlatamam....

artık çok yorulduk ve uykumuz gelmeye başladı...
kıvrılacak yer arıyoruz..


artık karnı çok acıktı dayanamıyo

kızım ramazan dedesini benden kıskandı ve fotoğraf çekilmesini istemiyo

oyun hala devam ediyo...



ormandan gelmiştik saçım başım darma dağınık halime bakarmısınız?


köpeklerden ben ne kadr korksamda kızım çok cesaretli





balabanda çay molası
 

GÜNLÜĞÜM Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review