Çocuklarda 3 – 5 yaşları arasında anne ve babalarını çok zorlayan, kendileri için de güç olan inatçılık dönemi başlar. O yaşa kadar kolay yönetilen ve genellikle anne babasının isteklerini yapan çocuk, baş kaldıran, ters, huysuz ve dayanılmaz biri olur. Her şeyi reddeder, kendi bildiğini okur, anne babasının isteklerine öfke ile karşı koyar. En basit bir isteği bile sadece inat olsun diye bazı şeyleri yapmamaya başlar. O yaşlara kadar gayet uysal olan çocuğa bir anda ne olmuştur da bu kadar değişmiştir. Yoksa bir problem mi vardır?
Kız çocuklarında biraz daha erken dönemde olmak üzere 3-4 yaşlarında ortaya çıkan inatçı davranışlar, aslında normal bir gelişim olarak kabul edilir. Çocuk bu yaşlarda kendini ilk defa yetişkinlerden, özellikle de anne ve babasından bağımsız bir varlık olarak görmeye başlar. Etrafındaki yetişkinlerin isteklerine yerli yersiz direnme göstererek hem kendilerine hem de çevrelerine karşı bunu göstermek ister. Yani “artık ben sizden ayrıyım ve istediğimi yaparım” düşüncesi vardır. Çocuğun gelişiminde yeni bir devre başladığı için aslında doğal olan ve sevinilecek bir durumdur. Bu süre içinde çocuk her şeyi kendi başına yapmak ister. Kendinin yaptığı şeyler hoşuna gider ona güven verir. Çevreden gelen ve kendi benliğine yapıldığını sandığı direnişi kırmaya çalışır. İstediği gibi davranmasına engel olunmamasını ister. Bunun sağlanmaması halinde inatçı olur. Bu inatçılık devresinde anne babaların bilmesi gereken en önemli nokta şudur;
Bu devrede çocuğun inatçı gücünü engellemeye çalışmak, benlik bağımsızlık ve şuurlanma duygusunu zedeleyeceğinden, doğru değildir ve yapılmamaya çalışılması gerekir.
Peki inatçılık yapan çocuklara nasıl davranılmalıdır?
İnatçılığa karşı alınacak en uygun önlem çocuğu kendi haline bırakmaktır. Çocuğa uygulanacak emir ve yasaklarla çocuğun benlik algısı ve gereksiz yere hareket serbestliği engellenmemelidir. Burada önemli olan nokta çocuğu kendi haline bırakma davranışı onun her istediğini yapmasına göz yummak olarak algılanmamasıdır.
Bir örnek ile bunu anlatmak gerekirse, mesela çocuğun annesinin yemek yedirme isteği karşısında yemek yememek için direndiğini farz edelim. Bu tür bir inatta yapılacak en doğru hareket çocuğun sofradan kalkmasına izin vermektir. Fakat sofra toparlandıktan sonra çocuk büyük bir ihtimalle yemek isteyecektir. İşte bu durumda, çocuğun yetişkin otoritesine hükmetmemesi ve ailesinin temel terbiye prensiplerini bozmaması için sonraki öğüne kadar ona yemek vermemelidir.
Yine inatçı bir çocuğa inatçı bir yaklaşım göstermemenin doğru sonuçlar doğurmayacağı bilinmelidir. Çocuklarımıza kötü model olmamalı, inatçı davranışlardan kaçınmalıyız. İnatçı olan çocuğu arkadaşları ile oyun oynamaya teşvik etmek, oyun alanını genişleterek ilgisini başka yöne çekmeye çalışmak faydalı olacaktır.
Psikolog Aslı DALAN
Kız çocuklarında biraz daha erken dönemde olmak üzere 3-4 yaşlarında ortaya çıkan inatçı davranışlar, aslında normal bir gelişim olarak kabul edilir. Çocuk bu yaşlarda kendini ilk defa yetişkinlerden, özellikle de anne ve babasından bağımsız bir varlık olarak görmeye başlar. Etrafındaki yetişkinlerin isteklerine yerli yersiz direnme göstererek hem kendilerine hem de çevrelerine karşı bunu göstermek ister. Yani “artık ben sizden ayrıyım ve istediğimi yaparım” düşüncesi vardır. Çocuğun gelişiminde yeni bir devre başladığı için aslında doğal olan ve sevinilecek bir durumdur. Bu süre içinde çocuk her şeyi kendi başına yapmak ister. Kendinin yaptığı şeyler hoşuna gider ona güven verir. Çevreden gelen ve kendi benliğine yapıldığını sandığı direnişi kırmaya çalışır. İstediği gibi davranmasına engel olunmamasını ister. Bunun sağlanmaması halinde inatçı olur. Bu inatçılık devresinde anne babaların bilmesi gereken en önemli nokta şudur;
Bu devrede çocuğun inatçı gücünü engellemeye çalışmak, benlik bağımsızlık ve şuurlanma duygusunu zedeleyeceğinden, doğru değildir ve yapılmamaya çalışılması gerekir.
Peki inatçılık yapan çocuklara nasıl davranılmalıdır?
İnatçılığa karşı alınacak en uygun önlem çocuğu kendi haline bırakmaktır. Çocuğa uygulanacak emir ve yasaklarla çocuğun benlik algısı ve gereksiz yere hareket serbestliği engellenmemelidir. Burada önemli olan nokta çocuğu kendi haline bırakma davranışı onun her istediğini yapmasına göz yummak olarak algılanmamasıdır.
Bir örnek ile bunu anlatmak gerekirse, mesela çocuğun annesinin yemek yedirme isteği karşısında yemek yememek için direndiğini farz edelim. Bu tür bir inatta yapılacak en doğru hareket çocuğun sofradan kalkmasına izin vermektir. Fakat sofra toparlandıktan sonra çocuk büyük bir ihtimalle yemek isteyecektir. İşte bu durumda, çocuğun yetişkin otoritesine hükmetmemesi ve ailesinin temel terbiye prensiplerini bozmaması için sonraki öğüne kadar ona yemek vermemelidir.
Yine inatçı bir çocuğa inatçı bir yaklaşım göstermemenin doğru sonuçlar doğurmayacağı bilinmelidir. Çocuklarımıza kötü model olmamalı, inatçı davranışlardan kaçınmalıyız. İnatçı olan çocuğu arkadaşları ile oyun oynamaya teşvik etmek, oyun alanını genişleterek ilgisini başka yöne çekmeye çalışmak faydalı olacaktır.
Psikolog Aslı DALAN
2 yorum:
benim kızım 7diyasında küçüklüğünden beri ınatçı ve şimdide kardeşi var onu içten içe kıskanmakta ne yapacağımı bilmiyorum
işin çok zor ben bu yüzden kesinlikle 2. çocuğumu düşünemiyorum bile allah yardımcın olsun
Yorum Gönder